19 Aralık 2010 Pazar

Mim

     Bir kişi seçtim ve onunla neler yapmayı sevdiğimi yazıyorummm.Ah Mona Lisa seni yazıam tabiki, neler yapmadık ki.. :)
     Mona Lisa lisede de en yakın arkadaşım olmakla birlikte o İstanbul'un bir ucunda ben İstanbul'un bir ucunda yaşasam da "üniversiteye gidince lise arkadaşlıkları biter" tezine nanik yaparcasına hala ve hala en yakın arkadaşım.Hatta şuan yan odada uyuyor kuzucuk.Biz onla neler mi yaparız?
     Eskiden yaşadığımız şehrin küçüklüğünden, sıradanlığından nefret ederdik.O kadar küçük ki kaybolmak bile imkansız derken gözlerimiz parladı aniden.Ve o günden beri hiçç bilmediğimiz sokaklara girip kaybolmak en büyük zevkimiz olmuştu.Market sevdamız vardı, her öğle arası, okul çıkışı, etüt çıkışı vs vs markete girmezsek olmazdı.Market bizim yuvamızdı lan!Kimi zaman çatlayan dudaklarımıza nivea sürmek, kimi zaman ısınmak için girsek de jelibon, cips ya da binbir çeşit çikolata almadan çıktığımız pek nadir görülmüştür.Sonra ne erkek keserdik be!Dersanede olsun, yolda olsun, cafede, orda, burda radarlarımız hep açıktı.Kesecek bir insan mutlaka bulurduk, aynı anda farkederdik.Hiçç olmamıştır "yaa geçen çocuğu nasıl görmezsin çok tatlıydıı" dedğimiz.Genelde "gözleri çok güzeldi" lafının üzerine "tamam gözler iyiydi ama elleri daha bir güzeldi" gibi yorumlar olurdu.Ben bu kadar ayrıntısına bakarken hiççbir zaman çaktırmasam da Mona Lisa en ufak bir bakışını eşek gibi çaktırırdı.Ben hep kızardım ona çok belli ediyor diye.Çaktırmadan kesme dersleri verirdim hey gidi günler heyyy...
     En arka köşede oturdum lise hayatım boyunca.Son sene de önümdeydi Mona Lisa.Facebook'ta dönen türlü videolar sınıf tarafından oyuncu kişiliklerimize iletilirdi, biz o videoları canlandırır, koparırdık ortalığı.Mala bağlayan gomşu teyze, havva başkan, al gırdın gırdın bunlardan yalnızca birkaçı.Ha bir de Bihter'le Behlül'ün efsanevi tango sahnesinin her figürünü çıkartmıştım ben.Ben Bihter olmuştum, o Behlül.Açardık müziğini, sınıfın ortasında yapardık o dansı ve millet yine iptal.Hiçç utanmazdık biz sınıfta, sahne gibi birşeydi.Dans ederdik, şarkı söylerdik, sürekli birşeyler canlandırırdık falan filan.
     İstanbul'a geldik sonra.Paramızın son demleriyle içki alıp Cihangir Parkı'nda otururduk.Hatta bir gün bir tinerciyle kanka bile olmuştuk.Sabah eve dönerken herkese günaydın demiştik kafamıza esince.Gecenin bi yarısı evde pijamalarımızda otururken "hadi Taksim'e gidelim" lafına hiççbir zaman hayır demezdik.Yolda şarkı söyleyenlerle beraber şarkı söylerdik.Şarkı söyleyen kimi görsek direkt gidip kaynaşır eşlik ederdik.
     Şu İstanbul ile ilgili anlattıklarım birkaç ay öncesine ait olsa bile artık yapmıyoruz be blog.Mona Lisa büyümedi hala ama ben çok büyüdüm bu birkaç ayda.Şimdi olsa yapmam sanırım bunları.Hatta Mona Lisa'nın barmenlerle olan ilişkilerine "Bana bak kendine gel, İstanbul burası.Götürürler seni ruhun duymaz.İnanma şunların aptal aşk masallarına elin barmeni kaç kız götürüyordur kimbilir ne aşkı hangi dünyadasın sen!Barmenle bardan elele çıkıp masum ve romantik bir aşk yaşayacağını mı sanıyorsun?Yatağında uyanırsın akşama bara gidersin, tanımaz bile seni.Bak Mona Lisa kendine gel döverim kızım seni" diye çıkışmalarım bile oluyor.
     Ya blog böyle işte.Mimlenenler; bilemedim ben onu.İsteyen yazsın.Başta zor geliyor ama yazarken gülümsetiyor insanı :)
    

2 yorum:

  1. Sevdiğim kişiyle mızıka çalmak isterim hep. Müziğin ahengi bizi nereye götürürse oraya giderdik birlikte.

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru tespitler yaparak akıllanmışsın sen darısı diğer hatunların başına.İstanbul'da doğmuş büyümüş olduğum için ve üniversite yıllarında da epey deneyim edinip,tabiri caizse girmediğim mekan kalmadığı için söylüyorum bunları.
    Belki biraz acıtasyon gibi gelebilir ama umarım üni.den sonra her biriniz bir yerlere dağılınca da ayrılmazsınız.Etrafımda iki üç kişi kaldığı için diyorum.Arkadaş ararsan çok ama dost..benim için artık çok zor.
    Sen güzel şeyler anlatmışsın ama benim içim karardı.Ama sorun yazdıklarında falan değil ben de inan (:

    YanıtlaSil