15 Şubat 2011 Salı

Ben güzelim iyi bir insanım da sanki ya ben fena değilim!

     Başlığı okuyunca "bu nasıl bir egodur abi" diyebilirsiniz.Evet, insanların güzel olan şey olarak kendilerini nitelendirmeleri kadar itici birşey yoktur.Ama üzgünüm, son günlerde özgüvenim o kadar yıkıldı ki bunu söylemeye ve hissetmeye ihtiyacım var.
     Boyum 1.70 civarı.Kilom 54.Vücut ölçülerim 92-64-93.(aslında hep 49 kiloydum ve 89-60-90dı vücut ölçülerim sabitti ama birden 5 kilo aldım böyle oldu)Beyaz ötesi bir tenim var.Bir ara sivilcelerim vardı, ama artık bebek kadar pürüzsüz bir cildim var.Doğal saç rengim sarı-açık kumral arası birşeyler, boyadım tam sarı oldu ama beyaz tenli olduğum için gidiyor bana.Gözlerim ela, güneşte yeşilimsi olur.Ellerim zariftir, tırnaklarım düzgün uzar bırak manikürü törpü bile kullanmam.Saçlarım da fönlü gibi dümdüzdür.Hatta kirpiklerim de rimelli gibidir, uzun ve kıvrık.Kaşlarımın alınmamış halinde bile kavis vardır, şekillidir.Burnumun estetik olup olmadığını soranlar bile oluyor, o da bi hayli düzgündür.Dudaklarım bir garip, ince olduğunu söyleyen de var dolgun olduğunu da.Köprücük kemiklerim biraz çıkık, omuzlarım gayet dik düşük değil.Bacak boyum gayet uzun.Ayaklarım 38 numara, 37 de oluyor çoğu zaman.Kulaklarım kepçeymiş ama küçükken ameliyat ettirmiş annemler, artık gayet düzgün.Kılı tüyü çok olan bir insanım değilim, bacaklarımı hiçç almasam 2 metreden görsen yeni alınmış sanarsın.Fiziksel olarak böyleyim işte, kusurlarımı sayacak olursam ayak bileklerim göze batacak kadar olmasa da kalındır bunun aksine el bileklerim de kafama takacak kadar incedir, diş minem çok beyaz değildir bir de beyaz tenim zemin olunca pek de beyaz görünmüyor ama bir yer buldum açtırıcam rengini, lanet doğum kontrol hapları yüzünden evet artık benim de selülitim var artık az ama var yani, ayrıca bacağımın en üst kısmında boy uzamasına bağlı çatlaklar var yine göze batmayacak şekilde, bacaklarım bariz kalın değildir, ama ince de değildir çok, saçlarım çabuk yağlanır 2-3 gün yıkamazsam halim harap falan filanSonra işte iyi hoş olaylarımdan devam edelim; sesim güzeldir yani eğitimli değil detone falan olurum arada ama söylesem dinlersin yani sus demezsin, lisede bir grupta vokaldim, okul hayatım boyunca hep korolarda yer aldım, ayrıca müzik öğretmenlerim tarafından da ses rengimin güzelliğine ve müzik kulağımın iyiliğine dair yorumlar aldım hep.Sıcakkanlı bir insanım, konuşkanım öyle surat sallamam severim muhabbeti.Yerine göre çocuk ötesi olup şımarırken yeri geldiğinde temiz aile kızı modunda saygılı hanım kız olabilirim, kibarım sanki biraz bir de.Edebiyattan, müzikten, sinemadan, felsefeden az çok anlarım.Derslerim de iyidir, derece yaparak girdim üniversiteye.Ev işinden, yemekten anlarım.Tatlı pasta dendi mi işte o benim işim, ama yemek de iyidir.Zeytinyağlılar falan filan, hatta mantı bile açarım.Birkaç ay öncesine kadar haşlama süresini ayarlayamıyor biraz fazla pişiriyordum ama artık gayet güzel oluyor, öğrendim bayaa yapa yapa.4 yıl voleybol oynadım, sporla da ilgiliydim az çok.Oyunculuk-tiyatro vs dersleri de aldım.Her türk çocuğu gibi mandolin de çaldım küçük yaşlarda, ama birkaç çocuk şarkısından ibaret oldu.Org çalardım bir de, sonra gitara gittim biraz.Rodrigo'nun konçertosunu tam çalmayı başarınca bana müsaade dedim bıraktım gitarı.İyi de giyinirim sanki, yani öyle çok şık markalı uçuk fiyatlı şeyler değildir çoğu zaman ama yakıştırırım kendime.Çok makyaj yapmam, kalem çekerim genelde yeter o bana.Saçlarımı da serbest bırakırım çoğu zaman.Takı takmayı severim ama, yüzük, küpe, bileklik falan filan severim bayaa.Evet bakire değilim artık ama şu aptal genel ahlak standartlara göre bile namusluyum(!) da, yaşadığım cinsel boyuttaki herşeyi tek bir kişiyle yaşadım şimdiye kadar, o da daha yeni işte, Billie Jean...Üstelik bırak Billie Jean ile sevgili olmayı, onu ilk görüp aşık olduğum geceden beri kimselere de pas vermiyorum söz konusu sadece sohbet olsa bile.
     Şimdi bunları neden mi anlattım?İşte bu benim ne eksik ne fazla tam olarak benim.Üstelik subjektif olan kısımlar benim düşüncelerim değil, genel kanıları yazdım.Böyle işte.Gelin bir de Billie Jean'in gözünden bakalım....
     İri yarıymışım ben kiloluymuşum, herkesin "allahım bele bak ya incecik" dediği belim kalınmış, hem de ince bir bel değil normal bir belden bile kalın.Herkesin çok beğendiği sarı saç bana gitmemiş, beyaz tenime rağmen.Gerek olmadığı için manikür yapmıyorum, çok makyaj yapmıyorum, fön çekmiyorum diye bakımsızmışım her banyodan sonra yağlanıp kremlenen ben, cildini binbir türlü şeyle temizleyip bakım ürünlerine tonla para yatıran ben.Soğukmuşum herkese karşı konuşkan, sıcakkanlı, yıllardır tanışıyormuş gibi davranan ben, Billie Jean 3-4 saat bile yanımdan ayrılıp tekrar geldiğinde "özledim be seni" deyip boynuna atlayıp öpücüğe boğan ben, durduk yere 38 saniyede bir öpen ben sevgimi gösteremiyormuşum.Kullanıp yerlere attığı ıslak mendillere kadar her yeri temizleyip, her gün yemeğini kahvaltısını önüne koyup önünden kaldırıp yıkayan paklayan hatta bazen sifonunu bile çeken ben pek de hamarat değilmişim.Onun ablasının telafi sınavına girmesi için sabahın köründe 3 saatlik uykuyla ablasının okuluna gidip fakülteler arasında mekik dokuyan ben o kadar da ilgili bir sevgili değilmişim.Ve okulun santrali yanlışlıkla beni aradı diye acaba aldatıyormuş muyum, sadık değilmiş miyim?



     Böyle işte blog.Büyüye inanmaya mı başlasam?Hani şu filmlerde adam hatunu iğrenç bir cadı gibi görür ya, gerçek olmasın sakın o?


     Bu arada biliyor musun herşeye rağmen seviyorum lan Billie Jean'i.Hani böyle en yetkilisinden biri gelse dese "Billie Jean hayatı boyunca böyle olucak eleştirecek hep seni değerini hiçç bilmeyecek, yine de hayatın boyunca onunla olmak ister misin?" diye, ne yalan söyleyeyim aptal dersiniz belki ama hiçç düşünmem evet derim.
     Bu arada bu gece okuyup pek benimsediğim söz de finali olsun yazının;(çok kolay ulaştığım söylenemese de)

      Yakışıklı bir çocuk görürsün, tanışırsın, arkadaşlarına hava atarsın, hevesin kaçar.Yakışıklı bir çocuk görürsün, hayal edersin, birileri yoluyla tanışırsın, çıkarsın, hava atarsın, hevesin kaçar.Yakışıklı bir çocuk görürsün, hayal edersin, uğraşırsın, çok kafaya takarsın, senin olur hevesin kaçar.Sonra bir çocuk görürsün, o da seni görür, kolay ulaşırsın, ağzına sıçar, vazgeçemezsin...

12 Şubat 2011 Cumartesi

Değiştim ben aslında

     Bugün fazla mor değil mi?Mor hep bana yay burcunu hatırlatmıştır, hatta yay kadını.Gerçi bir yay kadını kadar bağımsız ve özgür davrandığım söylenemez son günlerde.Olsun yine de çok mor işte.
     Sahi ben ikizler burcuyum.Değişkenim oyum buyum, siz genelde "ikizler mi ıyy ikiyüzlü" dersiniz, bir ikizlerler "değişken" deriz.Her neyse aldatmaya en meyilli burç ikizlermiş, biliyor muydunuz?En sadık burçlardan birinin de oğlak olduğunu göz önünde tutarsak İkizler Lilith ve Oğlak Billie Jean'in ilişkisinin vay haline.Ama var ya, o iş aslında hiçç de öyle değil.
     Evet Billie Jean ev erkeği tam, böyle bir gör "tamam işte çocuklarımın babası" dersin.Öyle evcimen bir insan.Bana bakarsan ben pek anaç ruhlu değilim, değildim.Artık öyleyim.Evet onun gömleklerini ütülüyor, yemeğini yapıyor ve ilaç saatlerini hatırlatıyorum.Ben değiştim blog, bayaa bi değiştim.Eskiden erkek arkadaşım varken bile yan masadaki yakışıklı çocukla çaktırmadan kesişirdim, kalbimi hızlı çarptırırdı üstelik.Hiççbir zaman aktif bir aldatma olmadı hayatımda, sevgilim varken başka biriyle flörtümsü muhabbetim bile olmadı.
     Ben bunları niye mi anlatıyorum?Çünkü Billie Jean onu aldattığımı düşündü dün gece, buna inandı hatta.Arkadaşlar Billie Jean ve ben gayet yoğun bir muhabbet ortamı içindeyken telefonum çaldı.Tanımadığım 212li bir sabit hat.Ee benim İstanbul'da öyle yerleşik bir tanıdığım yok telefonumda kayıtlı olmayan, bir de sabit hat yani.Muhabbet de o kadar yoğun, öyle gülüyoruz ki açmadım.2 kez daha aradı, yine açmadım.Hatta annem aradı, onu da açmadım.Sonra çıktık arabaya bindik herşey güzel dırımtıs falan filan gidiyoruz.Billie Jean kimdi o arayan dedi, aa dedim iyi hatırlattın dur arayayım.Aradım, "... Üniversitesi'ne hoşgeldiniz zart zurt" diyor, benim okuduğum üniversite.Aa dedim okuldan aramışlar.Ama saat akşamüstü 7 falandı, imkansızdı bu.Billie Jean gayet güleryüzlü bir şekilde nasıl yani dedi telefonumdan numaraya baktı, bir de kendi telefonundan aradı.Aynı aptal ses .. Üniversitesine hoşgeldiniz diyordu.Birden konu değişti, Billie Jean'in güleryüzü değişti.Konu benim okuldan bir hocaya, bir güvenlik görevlisine vs vs işte okulun bir personeline telefon numaramı vermiş olabilme ihtimalime, o her kimse onunla ilgilenmeme, hatta flörtleşmeme geldi.Yüz kaslarım gerildi resmen bunları duyunca, dondum kaldım.Nasıl ya dedim, nereden çıkarıyorsun?Billie Jean dedi ki "Muhabbet arasında olsak bile o kadar ısrarla arayan telefon açılır, sen açmadın, aç dememe rağmen açmadın, demek ki benim yanımda konuşmaman gereken biri, demek gizli birşeyler var." dedi.Neye uğradığımı şaşırdım,"Ama annemin telefonunu da açmadım, gördün." dedim.Yine başladı, "Sen bu okulda okuyorsun, okulun numarasını nasıl bilmezsin?Elbette biliyorsun, arayanın o olduğunu bildiğin için açmadın zaten." dedi."Saçmalama, ben birinci sınıfım daha 5-6 aydır bu okuldayımve bu süre zarfında okulu aramaya hiçç ihtiyaç duymadım, bilmiyordum bizim okulun numarası olduğunu." dedim.Sustu, sustu, sustu...Tamam dedim, tekrar aradım.Operatörden sonra güvenliğe bağlandık, hoperlörü açtım duysun da inansın bana diye.Konuştum güvenlikle, bu numaradan 3 kez ardarda arandığımı ama açmadığımı okul kapanmışken saat 7 olmuşken benim bu numaradan nasıl aranabileceğimi sordum.Adam bunun imkansız olduğunu, bunun bir santral olduğunu, direkt operatöre bağlı olduğunu ve bu numaradan birinin aranmasının imkansız olduğunu söyledi.Ama arandım dedim.Sonra da daha önce de böyle birşeyin olduğunu ve santralde bazen sorun çıktığını okul bünyesinde kayıtlı öğrenci ve personel numaralarının santral tarafından kendi kendine arandığını söyledi.Kapattık, ama Billie Jean hala ikna olmamıştı.Zaman geçti, o sahneye, ben eve.
     Delirdim evde, mesaj attım ona.O başından beri onunla öylesine takıldığımı düşünüyor, ciddiyetimin farkında değil.Bunu belirttim mesajda, ona ne kadar değer verdiğimi anlatan bir sürü söz...Ve güvenden bahsettim, temelin güven olduğundan bahsettim.Sonra aradım.1 buçuk saat hiçç durmadan onu aradım, telefonu kapandı.Yine aradım hep.Çalıştığı yeri aradım, yarım saat önce arkadaşlarıyla çıktığını söyledilerDelirdim, gecenin 3ünde atladım taksiye, evine gittim.Çaldım ama açan olmadı.Bekledim, kimse yoktu.Eve geri geldim.Bir elim telefonda aramaya hala devam ettim.Saat 04.34 sonunda aradı.Şarjı bitmiş meğer, arabaya binmiş şimdi takmış şarja.Noldu dedi, telefonum açıkken 48, şarjı bitip kapanınca 19 kez aramışsın, noldu?Hiçç dedim merak ettim, hatta evine bile geldim ama yoktun.Bu tip konuşmaların ardından kapattık telefonu, almadı beni..Oysa programı bitince beni evimden alıp ona gidecektik.Sonra tekrar aradı, kedisinin maması olup olmadığını sordu.Beyfendi bu gece başka bir arkadaşında kalacakmış, başta tepki vermedim.Ama kalacağı arkadaşının cinsiyeti erkek değilmiş, delirdim.Yine tepki vermedim.Kapattık telefonu.Ama ben sinirden tepinip ağlıyorum.Mesaj attım, sırf beni sinir etmek için sırf bi kız arkadaşında kalacağını bilmem için bana kedi maması ayağı yapıyorsun, ben senin için ne kadar çok uğraştım, sana ulaşabilmek için.Daha birkaç hafta önce kedin aç kalmasın diye bende kalmamıştın, ama şimdi boşver bir gece de yemesin diyorsun.Ben de salak gibi telefonu kapattığın son ana kadar önceden hep yaptığın gibi bunun bir şaka olduğunu söyleyeceğini ve 5 dkya ordayım koş hazırlan çabuk deyip güleceğini düşünüyordum.Bu mesajdan sonra hiççbir tepki vermedi.Aradım, tartıştık.Ben sinirden ağlıyorum, o düşmanıyla konuşuyormuş kadar berbat bir ses tonunda."Hani güven üzerine kuruluydu, noldu Lilith?Ben kız arkadaşımda kalıcam deyince niye bu kadar tepki verdin, ne o Lilith yoksa bana güvenmiyor musun?Aaa olmaz, ilişki güven üzerine kuruludur."  dedi alaycı bir ses tonuyla, yine delirdim.Gelip beni almasını söyledim sinirli tonlardan en yumuşak en aciz tonlara inene dek, defalarca.Bu gece evde kalmak istemiyormuş, arkadaşına gidecekmiş, beni görmek istemiyormuş, bu bize iyi gelmeyecekmiş!Ben orda adama seni kaybetmek istemiyorum, benim için ne kadar değerli olduğunun farkında değil misin diyorum, adam diyorum seni görmek istemiyorum.
     Hayır blog bir de suçsuzum ya, nasıl koydu anlatamam.Aslında "Ne halin varsa gör, inanıp inanmak senin elinde istediğini yap, ben sana doğruyu söyledim naparsan yap" tarzında şeyler söylerdim başkası olsa, ama dedim ya bana karşı en ufak bir güvensizliği beni mahvetmeye yetiyordu.
     Bana hala inanmıyordu, ama bunu ona nolursa olsun kanıtlayacağımı gerekirse okula gidip dilekçe verip bunun neden olduğunu öğreniceğimi söyledim, yapıcam da.Belki o zaman beni suçsuz yere ne kadar kırdığını anlar.Neyse sonunda ikna oldu, geldi aldı beni.
     Sarıldım o uyurken ona, defalarca öptüm.Anladım, yok ben yapamazdım, o koku olmadan uyuyamazdım bir daha.