17 Ekim 2010 Pazar

Geceye Günaydın Diyelim

     Dün gece yine canım sıkıldı saat de 11 olmuş, ev arkadaşım kapıyı kitlemiş falan filan.Mona Lisa var benim yanımda da, en yakın arkadaşım olur kendisi.Hadi dedim çıkalım dışarı.O da benim hadi dememi bekliyordu herhalde, bir baktım 15 dk sonra yoldaydık.Taksime'e gidiyorduk tabiki de, ee bi İstiklal yapmadan olmazdı.Düşündüm de blog Taksim'e gidip de İstiklal'i yürümeden döndüğüm olmadı hiçç.Yağmur, çamur, hastalık, yorgunluk vs vs nolursa olsun İsitklal'e ayak bastım..
     Neyse işte dedim Mona Lisa'ya gel hadi Cihangir'e.Yolda "Malatyalı Dayı" adını taktığımız tekel bayiinden biralarımızı, çerezlerimizı, -istemeye istemeye söylüyorum- sigaralarımızı(başlamamaya hala direniyorum) aldıktan sonra koyulduk yola.Benim ev göründü ufukta(bak nasıl sahiplendim hemen) ben hemen rahatladım tabi.Neyse işte çimlere oturduk ıslak falan demeden.Sonra birkaç köpek geldi onları sevdik, sonra sahibiyle oturduk.Düzgün bir adama benziyordu, gece boyunca hiçç asılmadı, çok ilginçti bu.Bize bira falan aldı sağolsun.Tek sorun, bütün gece Demet Akalın şarkıları söylemesiydi.
     Sonra Erol abi geldi.Mona Lisa ile ikimiz kalmıştık koca parkta.Gitgide bize yaklaşan, sürekli elindeki torbayı soluyan yırtık giysili o adamı görünce korkmuştuk."Korkmayın, ısırmam." dedi bize.Biber gazıma davranmıştım ben hemen.Neyse sonra muhabbet ettik.Çok dertliydi Erol abi, eşi terketmiş onu.Kızı varmış göremiyormuş uzun süredir.Acıdım.Nerede yaşadığını sorduğumda, "Burada" dedi.Evi yoktu.Sonra şarkı söyledim ben onlara, saatlerce söyledim.Beraber söyledik sonra.Eğer dün gece oradaysanız, evet o şarkılar bizden geliyordu.
     Güneşin doğuşunu görmeye kararlıydık.Yağmur yağdı bi ara, herkes gitti.Biz kaldık yine.Islanmak bile güzeldi orada.Gerçi ıslanmak her yerde güzeldir de, ne bileyim öyle işte.Sonra ben Gizem'le konuştum.Her insan gibi ölenlerin gökyüzünde olduğuna inanırcasına gökyüzüne bakarak söyledim o şarkıyı Gizem'e.
     Güneş doğdu, biz de geri dönelim dedik.Ben tüm gece "geceye günaydım diyelim" diye sayıklamıştım.Sonra bi karar verdik Mona Lisa ile.Düşündük de burada kimse birbirine "Günaydın" demiyordu, birbirini tanıyan insanlar bile...Yolda karşımıza çıkan herkese günaydın dedik, herkese.Çöpçüye de, sarhoşa da, Avrasya Maratonu'na gidenlere de hatta bize salak salak bakan tiki kızlara bile.Herkese.Şaşırdı insanların çoğu, ama hepsi gülümsedi(tiki kızlar hariç)
     Sonra gitar çalan birilerini gördük, oturup şarkı söyledik onlarla da.Güzeldi.Kimse tanımıyordu birbirini, herkes orada tanışmıştı.Ama öyle sıcaktı ki ortam.Müziğin gücü buydu belki de.50 yaşında bir teyze bile bizimle şarkı söyledi.Cidden çok keyifliydi.
     Eve dönelim dedik artık, geri dönerken de herkese günaydın dedik.Evet 7-8 sularında Taksim'deyseniz ve günaydın dediyse size bi kız, o bendim işte.Günaydınnnnnn :)


not: çalıntı başlık.her ne kadar Teoman yazmış olsa da tüm gece "geceye günaydın diyelim" diye sayıklamama neden olan; sahip olduğu başlıktan ötürü D. nin son yazısıdır, ondan çaldım yani.Bilginize.

2 yorum:

  1. Günayyyyyyyyydııııııııııııınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn!.. Bir sabah kahvesi kadar keyif verdi doğrusu. Geceleriniz keyifli geçsin her zsaman.. Gündüzleri unutmadan...

    YanıtlaSil
  2. size de günaydın profesör :) geceye, gündüze, herkese günaydın

    YanıtlaSil