1 Mart 2011 Salı

Lavinya

     Sana gitme demeyeceğim, ama gitme...
     Lavinya güzel isim bir ara düşünmüştüm kızım olursa koyarım diye, sonra çok şey gelmişti.Nasıl demeli bilmem, şey işte.O yüzden vazgeçtim.Okyanus'ta takılı kaldım, sonra bir adamla tanıştım.Bana "Bir kızım olsun, adı Okyanus olsun..." dedi daha tanıştığımız ilk gece.Billie Jean...Zaten aşık olmuşken, zaten daha geçirdiğimiz ilk saat dolmadan hayatımdaki başrol erkek oyuncu olacağını anlamıştım.Belki "Okyanus" bizim kızımız olurdu, kim bilir...
    Ya da aramıza okyanuslar girerdi...Ona gitme demeyeceğim, ama gitmesin blog.Zaten yıllardır alt gündemde olan konu birden manşet olmuştu adeta, Amerika...Ablası Amerika'da yaşamıştı bir süre, hala gidip geliyordu.Green Card'ı vardı üstelik, onun için kolaydı Amerika'ya gidip gelmek.Şuan Billie Jean ile yaşıyor ablası.İstanbul'dan, okulundan, buradaki insanlardan, yaşadığı evden, herşeyden bıkmış durumda.Amerika'ya yine gitmekten bahsediyor.Ve Billie Jean...Seneye 33 yaşını dolduruyor ve doktoraya devam ediyor olmasını takmıyor kurallar, direkt askere alınıyor.Ve Billie Jean çok hassas, çok çok hassas bir ruha sahip.Giden arkadaşlarından askerdeki hayatı ürkek gözlerle dinliyor, konusu açılınca bile morali bozuluyor...Çıkış yolu=Amerika...Askerlik korkusu, hayat standartlarının çekiciliği, annesi ve ablasının psikolojik etkilemeleri...Sonuç=Amerika...
     Giderse kalır orada...Biliyorum kalır.Onun yaptığı müziğe değer vermiyor bu ülke ve 15 yıldır yaşadığı bu şehirden bıkmış durumda...Ve daha birçok sebep...Sanırım ben, tek başıma yetmiyorum onu burada tutmak için...Duygusal davranmamak zorunda, bunun da farkındayım.Hayatı söz konusu sonuçta...
     Ama gitmesin, gitmesin...Ona gitme demeyeceğim, diyemem de, hakkım yok buna.Ama gitmesin...