25 Aralık 2010 Cumartesi

Alakasız

     Facebook sohbet listesinde adını gördüğümde bir kerede hatırlayamadığım insanlar olsun istemiyorum.Yüzeysel ilişkiler, samimiyetsiz selamlaşmalar, gece yarısı muhabbet edecek kimse kalmadığı için mecburiyetden birbirine laf atmalar vs vs bilmiyorum, çok..Çok kötü işte, gereksiz çünkü samimiyetsiz.Aynı düzenli fırçaladığım halde bembeyaz olmayan dişlerim için aldığım diş ürünleri gibi, samimiyetsiz.5 dakikada bembeyaz dişler, hadi canım?Peki neden para verip aldım?Bilmem, almak istedim, kanmak istedim.Almak derken Billie Jean'e hediye almalıyım, orjinal birşey olsun istiyorum ama aklıma gelmiyor.Gidip Mudo'daki o küçük gitarlı aksesuarı alıcam biliyorum, o yüzden kasmıyorum çok.Doğumgünü gecesinde giyeceğim elbise, bolero ve ayakkabıyı aldım.Uygun çorap bulamadım, yokluktan değil.Milyonlarca külotlu çorabım var, daha hiçç giyilmemiş bile var bir sürü.O yüzden karar veremedim.Saçlarımın diplerine krepe yapıp köpükle dalgalandırmayı düşünüyorum.Elbise gri, bolero siyah.Gri geçişli göz makyajı yaparım, göz makyajından başka da birşey yapmam.Biliyor musun blog ben göz kaleminden başka birşey kullanmam genelde ama insanlar bana çok makyaj yapıyormuşum muamelesi yaparlar.
     Odamı toplamalıyım, aldığım tüm kıyafetler minderlerimin üzerinde bir kez bile giyilmeden buruştu bile.O faturayı ödemeliyim, ama gitmek çok zor geliyor evime yalnızca 5 dakika uzaklıkta olan fatura ödeme merkezine.Ben kırmızı şarap severim blog, çok severim.Öyle söyleyeyim dedim.Midemle de arası iyidir şarabın.Yıllardır içtiğim halde bira bile midemi bulandırırken şarap bulandırmaz hiççbir şekilde, her kadehi daha da zevk verir.Topuklu ayakkabıyla dolaşıyorum evin içinde, daha kadın hissediyorum kendimi, her kadın gibi.Ama güzel, keşke biraz daha uzun olsaydım, güzel olurdu yani.Belki manken olurdum o zaman, birkaç cm daha uzun olsaydım belki şansım olabilirdi.Yok yok ben oyuncu olucam, mankenliğe gerek yok.Hem o zaman erkek arkadaşım varken topuklu giyemezdim büyük ihtimal.Nedense benimle aynı boyda ya da birkaç cm uzun erkeklerle çıkıyorum hep.Bir kere olmadı şöyle dalyan gibi sevgilim.Neyse canım, dert değil.
     Doğum kontrol hapı kullanıyorum ben uzun süredir kistlerim için.Şimdi ek olarak doğum kontrol işlevi de görüyor.Gece yatmadan önce içiyorum genelde, içmeyi unutuyorum bazen deli gibi kalkıyorum yataktan.Düşünsene hamile kaldığımı, off tamam dur sus düşünme.Sağ köprücük kemiğim acıyor, geçmedi kaç gündür.Acımasın, ben çok seviyorum köprücük kemiklerimi.Biraz daha çıkık olsalardı daha da severdim.Kargamı seviyorum, odamın köşesinde duruyor öyle biblomsu bi olay olduğundan habersiz.Çok tatlı ama, eski erkek arkadaşım almıştı ama hala seviyorum kargamı.Mumlarımı seviyorum, odama girdiğimde o kokuyu duymak güzel.Geçen gün Marilyn Monroe'lu iç çamaşırı aldım, çok mutlandım.Utanmasam hiçç değiştirmiycem, şaka şaka.
     Ve son olarak biri beni Puglia'ya götürsün.

19 Aralık 2010 Pazar

Mim

     Bir kişi seçtim ve onunla neler yapmayı sevdiğimi yazıyorummm.Ah Mona Lisa seni yazıam tabiki, neler yapmadık ki.. :)
     Mona Lisa lisede de en yakın arkadaşım olmakla birlikte o İstanbul'un bir ucunda ben İstanbul'un bir ucunda yaşasam da "üniversiteye gidince lise arkadaşlıkları biter" tezine nanik yaparcasına hala ve hala en yakın arkadaşım.Hatta şuan yan odada uyuyor kuzucuk.Biz onla neler mi yaparız?
     Eskiden yaşadığımız şehrin küçüklüğünden, sıradanlığından nefret ederdik.O kadar küçük ki kaybolmak bile imkansız derken gözlerimiz parladı aniden.Ve o günden beri hiçç bilmediğimiz sokaklara girip kaybolmak en büyük zevkimiz olmuştu.Market sevdamız vardı, her öğle arası, okul çıkışı, etüt çıkışı vs vs markete girmezsek olmazdı.Market bizim yuvamızdı lan!Kimi zaman çatlayan dudaklarımıza nivea sürmek, kimi zaman ısınmak için girsek de jelibon, cips ya da binbir çeşit çikolata almadan çıktığımız pek nadir görülmüştür.Sonra ne erkek keserdik be!Dersanede olsun, yolda olsun, cafede, orda, burda radarlarımız hep açıktı.Kesecek bir insan mutlaka bulurduk, aynı anda farkederdik.Hiçç olmamıştır "yaa geçen çocuğu nasıl görmezsin çok tatlıydıı" dedğimiz.Genelde "gözleri çok güzeldi" lafının üzerine "tamam gözler iyiydi ama elleri daha bir güzeldi" gibi yorumlar olurdu.Ben bu kadar ayrıntısına bakarken hiççbir zaman çaktırmasam da Mona Lisa en ufak bir bakışını eşek gibi çaktırırdı.Ben hep kızardım ona çok belli ediyor diye.Çaktırmadan kesme dersleri verirdim hey gidi günler heyyy...
     En arka köşede oturdum lise hayatım boyunca.Son sene de önümdeydi Mona Lisa.Facebook'ta dönen türlü videolar sınıf tarafından oyuncu kişiliklerimize iletilirdi, biz o videoları canlandırır, koparırdık ortalığı.Mala bağlayan gomşu teyze, havva başkan, al gırdın gırdın bunlardan yalnızca birkaçı.Ha bir de Bihter'le Behlül'ün efsanevi tango sahnesinin her figürünü çıkartmıştım ben.Ben Bihter olmuştum, o Behlül.Açardık müziğini, sınıfın ortasında yapardık o dansı ve millet yine iptal.Hiçç utanmazdık biz sınıfta, sahne gibi birşeydi.Dans ederdik, şarkı söylerdik, sürekli birşeyler canlandırırdık falan filan.
     İstanbul'a geldik sonra.Paramızın son demleriyle içki alıp Cihangir Parkı'nda otururduk.Hatta bir gün bir tinerciyle kanka bile olmuştuk.Sabah eve dönerken herkese günaydın demiştik kafamıza esince.Gecenin bi yarısı evde pijamalarımızda otururken "hadi Taksim'e gidelim" lafına hiççbir zaman hayır demezdik.Yolda şarkı söyleyenlerle beraber şarkı söylerdik.Şarkı söyleyen kimi görsek direkt gidip kaynaşır eşlik ederdik.
     Şu İstanbul ile ilgili anlattıklarım birkaç ay öncesine ait olsa bile artık yapmıyoruz be blog.Mona Lisa büyümedi hala ama ben çok büyüdüm bu birkaç ayda.Şimdi olsa yapmam sanırım bunları.Hatta Mona Lisa'nın barmenlerle olan ilişkilerine "Bana bak kendine gel, İstanbul burası.Götürürler seni ruhun duymaz.İnanma şunların aptal aşk masallarına elin barmeni kaç kız götürüyordur kimbilir ne aşkı hangi dünyadasın sen!Barmenle bardan elele çıkıp masum ve romantik bir aşk yaşayacağını mı sanıyorsun?Yatağında uyanırsın akşama bara gidersin, tanımaz bile seni.Bak Mona Lisa kendine gel döverim kızım seni" diye çıkışmalarım bile oluyor.
     Ya blog böyle işte.Mimlenenler; bilemedim ben onu.İsteyen yazsın.Başta zor geliyor ama yazarken gülümsetiyor insanı :)
    

15 Aralık 2010 Çarşamba

Garip, güzel ve "ait"

     Aidiyet duygusu...Hissettiğim şey belki tam da buydu.Birine ait olma duygusu, önceleri beni korkutsa da bilmiyorum işte güzeldi, garip ama güzeldi.
     Sevişmek...Garip ama güzeldi.Öyle önceden olduğu gibi değil ama, tam anlamıyla sevişmek.İlk defa tam anlamıyla sevişmek, garipti.Sanki doğada daha önce hiçç görmediğim bir rengi keşfetmiş gibi hissettim.Hiçç duyulmamış, hiççbir müzik aletinden çıkmamış bir sesi duydum sanki, bir nota daha eklendi sanki evrene.Hiçç almadığım bir koku gibi, sanki daha önce içindeki en ufak bi esansı bile bilmediğim bir koku gibi.Hiçç tatmadığım, yeni bir tat gibi.Daha önce hiçç dokunmadığım, böylesine sıcaklığı hiçç hissetmediğim bir ten gibi.Güzeldi.
     Gariptik, güzeldik ve artık tam anlamıyla birbirimize aittik..

12 Aralık 2010 Pazar

Erkekler bazen ne kaçırdıklarını bilmiyorlar!

     Çok sinirliyim çok asabiyim blog, bildiğin gibi değil.
     Oysaki ev arkadaşım evde yoktu, onun yerine şarap ve çerezim vardı.Duşumu almış, kremlerimi yağlarımı sürmüştüm.Billie Jean'i çağırmıştım.
     Ama o ne yaptı?Bütün ısrarlarıma rağmen uyumayı tercih etti!Genelde ısrar etmeyi sevmem ama neler neler söyledim, yok fayda etmiyor.Ona "gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu." dedim, güldü.Ama ben seni 84 saat 6 dakikadır görmüyorum dedim, güldü.Özlesen gelirdin dedim, sustu.
     Oysa ben onun sözlerini düşünmüştüm hep son günlerde.Aşk hem ruhla hem bedenle yaşanır, derdi.Ruhumla zaten gayet yoğun yaşadığım aşk bedenime de yansıyacaktı bu gece, bedenimize yansıyacaktı.Gelseydi!
     Uykusu varmış sa yorgunmuş da sabah 8de kalkmış da vs vs...Ben son 2 gündür toplam 9 saat uyudum.En son dün gece yemek yedim.Ama hiçç de umrumda değil bedensel ihtiyaçlarım geçmiyor onun önüne.Hem gelseydi burda da uyuyabilirdi, aptal!
     Neyse.Ben de pizza söyledim, 4 kişilik olabilir.Yanında 1 lt kolası olabilir.Hatta jumbo boy patates kızartması bile olabilir.Ama hepsini yiycem(bkz: depresyon mod)
     Umarım ben gecenin bir vakti evinde yalnız olan körpecik bir kız olarak kapıyı kuryeye açtığımda o kurye kötü niyetli biri çıkar bana deli gibi tecavüz eder de sen de vicdan azabından ölürsün Billie Jean!Hıhh!

8 Aralık 2010 Çarşamba

Hayat Güzel Tralal Laaaa

     Tanrı bana acıdı ve kaderimde resmen bir U dönüşü yaptı.Blog herşey şaka gibi.Rüyada falansam nolur uyandırmayın, iyi böyle.
     Dün gene oflayıp puflayıp yatağımda dönerken Billie Jean aradı.Cenaze ile kesin bir şekilde yollarını ayırdıklarını akşam eşyalarını vermek için son kez görüşeceklerini ve ona hayatında benim olduğumu söyleyeceğini söyledi.Kıyamam ya anlamış sonunda Cenaze'nin illet bir kız olduğunu, eğer çirkeflik yaparsa hazırlıklı ol dedi.Ben bu haberi duydum ya, Cenaze gelip beni öldürse bile suratımda tebessümle ölürdüm.
     Sonra ben bu mutlulukla son ses müzik eşliğinde dans ederekten hoplaya zıplaya bulaşık yıkarken bir telefon daha.Demez mi bu akşam bize gel diye, hem ablamla tanışırsın dedi.O an bayılır gibi oldum, zor tuttum kendimi.
     Telefonda halletmiş Cenaze'yle buluşmadı, eşyalarını bi arkadaşına vericekmiş o iletecekmiş Cenaze'ye.Neyse gittim evlerine.Ablasıyla birlikte yaşıyor, tanıştık.O kadar tatlı o kadar sıcakkanlıydı ki anlatamam.Özellikle benim gibi burçlara düşkün birine merhaba naber gibi laflardan sonra "burcun ne?" diye sormasıyla beni benden aldı.Blog düşünebiliyor musun Billie Jean onların evinde giyerim diye terlik almış, kalıcıyım yani yanlış olmasın! :)
     Tabi ben hemen hamarat Lilith modunda yaptım tiramisuyu.Beğendiler ikisi de, mutlandım.Sonra film izledik biz Billie Jean ile.Hani hep olur ya battaniye altında sarmaş dolaş film izleyen çift, işte o bizdik dün gece biz biz!Gerçi Billie Jean sonuna doğru uyukladı ama olsun o uyurken de çok tatlıydı.
     Kedisi de çok tatlı ya.Hatta sabah salona bir girdim Billie Jean'in kucağında kedisi, kızım diyor seviyor sarılıyor.Tanrım! dedim, işte çocuğumun babası!(tamam kabul, çok abarttım)
     Evi de çok tatlı, bahçesi harika.Zaten içeri bir girdim bir köşede gitarlar bir köşede piyano.Beni benden aldı resmen.Ama evi asıl güzel yapan o elektrikti.Ablası da Billie Jean de çok pozitif insanlar.
     Artık güveniyorum ona.Eskiden tek amacı benimle yatmak mı acaba diye kafayı yiyordum.Ama yok artık güveniyorum, yani bu kadar gelişme üzerine güvenmeliyim artık, bir zahmet.
     Blog resmen ruh eşimi buldum.Bir erkekte ne ararsam onu buldum!

2 Aralık 2010 Perşembe

Sıradan mim başlığı olmasın dedim ama, yok.garip alışkanlıklar falan filan

     Şimdi neye göre garip hangimiz kimiz ki normal dediğin nedir de garip kavramı olsun diye felsefe yapardım da, ne bileyim yapmıycam.İstemedim öyle birden.

     -Belki en cesur kıyafetleri çekinmeden giyerim ama güneş gözlüğü takınca bi tuhaf hissederim kendimi, bu da bi nevi alışkanlık.Düzenli olarak garip hissediyorum işte.
     -Telefon beklesem bile telefonum her çaldığında, günün en normal saatlerinde bile olsa mesaj geldiğinde heyecanlanırım.Hatta o mesaj Avea'dan ise içimden çohoş küfürler ederim.Hatta sana bi sır vereyim mi?Facebook bildirimleri bile beni heyecanlandırıyor lan, öyle adrenalin dolu bi hatunum işte.
     -Her kalabalık sokakta kulaklıklarımla müzik dinlerken kendimi o şarkının klibinde oynayan hatun zannederim.Gerçi bu o kadar garip bir alışkanlık değil bence, itiraf edin siz de öylesiniz biliyorum.
     -İnsanlara güvenirim, erkeklere bile.Garip olmasını bi kenara bırak bende bir alışkanlık oldu bu.
     -İnsanlara güvenmem, bu da öyle bir alışkanlık işte.(yukarıdaki maddeyi yazınca abartma Lilith o kadar da güvenmiyorsun sanki bilmiyoruz karşındakine inanana kadar kaç tane komplo teorisi ürettiğini, hatta kendini bazen Truman Show'da hissettiğini, dedim ve bu maddeyi yazdım.)
     -Dediğim gibi bazen Truman Show kafası yaşarım.Sonra abartma Lilith, kendini bu kadar önemseme derim.Niye bu kadar insan seni kandırmak için uğraşsın ki?
     -Tırnakların uzamasına o tırnağın bir nehir misali nereden doğduğuna kafam hiççbir zaman basmamıştır, basmayacaktır.
     -Hiççbir zaman düzenli kullanasam da cilt bakım ürünü alırım sürekli.Bi nevi vicdanımı rahatlatır.Hatta o ürünleri rafımda görünce bir bakmışım siyah noktalarım kaybolmuş falan filan.
     -İnsanların konuşmalarını direkt kaparım, çok karaktersiz bir konuşma tarzım olduğunu düşünürüm sonra.Ama bütün gün sohbet edince geçiyor işte, hastalık gibi birşey işte bulaşıyor engelleyemiyorum.
     -Bulaşmak, hastalık deyince aklıma geldi.Mantığının gayet basit olmasına rağmen hastalıkların nasıl cinsel yolla bulaştığına anlam veremem.Evet, ona da hayatım boyunca kafam basmıycak.
     -Ben evde beklerken ekin beni saatlerce gelmeyin ama dışarıda buluşacaksak 5 dk bile geç kalmayın nolur.Hele bir mekana erken gittiysem ve bekliyorsam çalışanların "hahaa salağa bak ekildi ekildi ekildiiii!" diye bağrışlarını duyar gibi olurum.(ki garsonluk yapmaya başladıktan sonra anladım, sen orda siparişleri yetiştirmeye çalışırken aklına bile gelmiyor elalemin ekilme maceraları)
     -Birinin gözünün içine uzun süre bakamam.Bakabilirim ama göz göze uzun süre kalınca böyle boğazımda bi düğüm desem değil ılık birşeylerin akması desem değil, neyse işte öyle bir garip olurum.(hele ki benim için özel biriyse)
     -Koy götüne rahvan gitsin desem de bazen olabilecek her ihtimalin doğuracağı nur topu gibi milyonlarca ihtimali bile düşünürüm.
     -Billie Jean.(garip bir alışkanlık oldu artık bende, geçmiyor, durduramıyoruz.durum vahim anlayacağın)